23 Mart 2012 Cuma

Eskimeyenlerden Kim Kaldı?

Üsküdar'da yaşayanlar bilir acayip bir eskici-antikacı kültürü vardır bu semtte.Ağzımın suyu aka aka işe giderken geçiyorum önlerinden sabahları ama bir türlü kısmet olup içeriye girememiştim.Ta ki geçen pazara kadar.Pazar günü ne yapsak ne etsek diye düşünürken şimşekler çaktı bende ve o gün uzun zamandır kafamda olan Kerime Nadir serimi tamamlama isteğimi hatırladım.Kerime Nadir demişken bilmeyenlere biraz yazarı anlatayım.Kerime Nadir pek çok romanı sinemaya uyarlanmış, türk filmi klişeleri diye bildiğimiz pek çok öykünün kaynağı olan yazar. 1917 İstanbul doğumludur, romanlarında anlattığı köşkler, konaklar içinde, büyük bir ailede büyümüş, yazarlık yıllarını ise Maçka Palas'ta geçirmiştir.Döneminin çok okunan romancılarından biri olan Kerime Nadir, neden aşk romanları yazdığını bir röportajında şöyle açıklar:"Hayatta üzerime en fazla tesir eden ve beni yazmaya sevk eden amil, insanların aşk konusundaki vefasızlığı, egoizmi, anlayışsızlığı olmuştur."Daha çok romanları ile tanınan Kerime Nadir Azrak, sayıları kırka yaklaşan romanlar yazdı ve bu yazdığı bu romanların bir kısmı da film senaryosu haline getirildi ve sinemaya uyarlandı. Romanlarının konularını karşılık görmeyen veya kavuşamayan aşıklar teşkil eden Kerime Nadir, 1984’de 67 yaşında hayata gözlerini yumdu.Kitaplarından: Hıçkırık,Samanyolu,Funda,Aşka Tövbe gibi bir çoğu zamanının en iyi türk filmlerinden olurken bugun de dizi formatıyla ekranlara yansıtılmıştır. Gelelim benim Kerime Nadir ile tanışma hikayeme.Doğup büyüdüğüm evde Ayşegül'ün macrelarında anlatılan gibi gizli bir çatı katı vardı.Orada kendimi gerçekten Ayşegül sanıp Halamların eski kıyafetlerini ve topuklu ayakkabılarını giyer oyunlar oynardım.Biraz büyüyünce ilgimi başka şeyler çekmeye başladı.Kitaplar...Sayfalarını açtığınızda bisküvi kokulu bir sürü kitap vardı orada.Hani elinizi dokundurduğunuzda yüzeylerindeki pürüzlerde yaşanmışlık olan,ilk sayfalarında bilmem neye sevgilerimle,doğum günün kutlu olsun yazanlardan,hatta sayfa aralarında gül kurutulanlardan.İçlerinden en çok ilgimi çeken Kerime Nadir olmuştu.Zaten Türk Filmlerine hasta olan biri olarak her kelimesinde,her anlattığı hikayede ben Türkan Şoray oldum ;o zaman platonik aşık olduğum çocuklar da Kadir İnanır.Ahh Ahh şimdi bile suratımda gereksiz bir gülümseme var.Kıssadan hisseye dostlar eskilerde kalanlar hoşunuza gidiyorsa,Türk Filmi izlemeyi seviyorsanız,insanların birbirine 'siz'diye hitap ettiği zamanlarda yolculuk yapmak istiyorsanız Kerime Nadir size göre.Yazıma Kerime Ablamızdan bir paragraf ile son veriyorum:"Vedat buz kesilmiş parmaklarıyla Fehiman'ın yanaklarından sızan yaşları sildi. 'Beni ne zamandan beri bu kadar seviyorsun?' diye sordu. Fehiman birdenbire genç adamın boynuna sarıldı. Vücudunun bütün ağırlığı onun şiddetle kalkıp inen göğsüne yüklenmişti."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder